);

Koronavirüs Çocuklara Nasıl Anlatılabilir?

Çocuklara toplumsal olayları anlatırken çocuğun yaşı önem taşımaktadır. Okul öncesi dönemde çocuklar bilişsel gelişimleri nedeniyle toplumsal olayları ve durumları sağlıklı bir şekilde değerlendiremez. Bu sebeple çocuklara bilgi verirken, dikkatli olmak, ayrıntıya girmemek ve ölüm ile ilgili konuşmamak gerekir.

Küçük yaş grubundaki çocuklar, anne ve babaları endişelerini(kaygıyı) anlatmasa dahi endişeyi(kaygıyı) hisseder. Eğer anne ve baba çok kaygılanırsa çocuk da o derecede kaygılanacaktır. Anne ve babanın sakinliği, tavrı, davranışları ve doğal bir olay olarak anlatması çocuğun rahatlamasını sağlar. Anne ve babanın davranışları, tepkileri çocukta stres yaratır. Bu durum çocuğun kaygılanmasına neden olabilir. Özellikle küçük yaş grubu çocuklar güven sözcüklerine ve cümlelerine ihtiyaç duyar. “Bazı insanlar hasta olabilir fakat biz kendimize iyi bakıyoruz, dikkat ediyoruz, önlem alıyoruz, sen iyi olacaksın, biz iyi olacağız” gibi güven cümlelerini ailesinden duymak çocuğa iyi gelecektir. İnsanların kendine nasıl bakması gerektiği, hijyen kuralları ve temizlik kuralları çocuğa anlatılmalıdır. Koronavirüse karşı ve diğer hastalıklara karşı korunma yöntemlerinin olduğunu ve bu hastalıklarla ilgili baş edebileceğimizi çocuklara yansıtmalıyız. Koronavirüs ve diğer hastalıklar için, el yıkamanın, yüz yıkamanın, güzel ve dengeli beslenmenin, yeterli uykunun önemi anlatılmalıdır. Ayrıca elleri ağıza, yüze götürmememiz ve sürmememiz gerektiği ve insanlar ile temas etmememiz gerektiği açıklanmalıdır.

Virüsün ve hastalığın ne olduğu basit bir şekilde anlatılmalıdır. Çocuğun soru sorması için, anne ve babalar çocuğu cesaretlendirmelidir. Çocuğun yanlış anladığı, kaygı duyduğu ve korktuğu durumlar ve olaylar ile ilgili detaylı konuşabilirsiniz. Animasyon film ve videoları çocuğunuz ile beraber izleyebilirsiniz.

Özellikle küçük yaş grubu çocuklar benmerkezcidir ve belirsizliği sevmez. Yaşanan durumların ve olayların kendisi ile ilgili olduğunu düşünebilir. Çocuğun yanında şifreli ve gizli konuşmak çocuğun kafasında ve hayal dünyasında kötü senaryolar yaratabilir. Bu sebeple ebeveynler, çocuğun yanında şifreli ve gizli konuşmaktan kaçınmalıdır. Çocukları korkutmamak gerekir. Hijyen ve temizlik kuralları çocuğa oyun yöntemi ile anlatılabilir. El, yüz ve vücut temizliğinin bir rutin olduğu, sağlık için önemli olduğu anlatılmalıdır. Çocuk ile konuşurken aileler kullandıkları kelimelere dikkat etmelidir. Çocukların sosyal medya, youtube ve internet ile ilgili kullanımını sınırlandırın. Çocuğun sosyal medya, youtube ve internet kullanımı anne ve babanın kontrolünde olmalıdır. Çocukların yaşına uygun olmayan görseller ve videolara erişmesini önleyin.

Sınav Kaygısı

Sınav Kaygısı, daha önce öğrenilmiş bir bilginin sınav esnasında kullanılamamasına ve başarının düşmesine sebep olan yoğun bir kaygıdır.

Sınav kaygısının belirtileri, endişe, tedirgin olma hali, sıkıntı, başarısızlık korkusu, isteksizlik, mide bulantısı, titreme, terleme, karın ağrıları, uyku bozuklukları, dikkat ve konsantrasyon sorunları, güven eksikliği, değersizlik ve yetersizliktir.

Sınav kaygısının en öncelikli nedenlerinden biri sınava yeteri kadar hazırlanmamaktır. Sınava yeterince hazırlanmama düşüncesi, kaygı ve strese neden olur. Gerçekçi olmayan düşünceler içinde olmak da kişide sınav kaygısına neden olur. Bu durum mükemmeliyetçi kişilerde daha fazla görülür. Ebeveyn beklentileri ve sosyal çevre baskıları da önemli bir etkendir.

Sınav kaygısı yaşayan kişinin akademik başarısında düşme meydana gelir. Ders hakkında ve sınav hakkında konuşmaktan kaçınır. Ders çalışmayı erteler. Dikkat eksikliği, odaklanamama, karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, uyku bozuklukları, aşırı yeme ya da hiç yememe, belirgin mutsuzluk hali yaşanılan kaygı ile ilgilidir.

“Sınava hazır değilim”, “Sınavlar neden yapılıyor?” “Bu bilgiler çok saçma.” “Bu bilgileri nerede kullanabilirim?” Sınava hazırlanmak için zamanım yok”  “ Bu konuları anlamıyorum” “Sınavda başarılı olamayacağım”, “ Sınav için çok konu var hepsine çalışamam” gibi düşünceler sınav kaygısında gözlemlenen olumsuz otomatik düşüncelerdir.

“Neler yapabilirim?”, “Sınavda başarısız olmak dünyanın sonu değil “Bu sınavdan başarısız olmam her zaman başarısız olacağım anlamına gelmez”, “Başaramazsam bu benim yetersiz olduğum anlamına gelmez.”, “ Daha fazla çalışırsam başarabilirim.” gibi düşünceler olumsuz otomatik düşüncelerin yerine gelebilecek olumlu alternatif düşüncelerdir.

Sınav kaygısı ile başa çıkmak için, kişinin düşünce ve inançlarını sorgulamak gerekir. Nefes alma egzersizleri, gevşeme egzersizleri, kaygıyı bastırmak yerine kaygıyı tanımaya çalışmak, dikkati başka bir yere odaklama sınav kaygısı için kullanılabilecek teknikler arasındadır.

Sınav öncesi, uyku düzenine ve beslenmeye dikkat edilmesi gerekir. Çalışma alışkanlıkları gözden geçirilmelidir. Zaman yönetimine dikkat edilmelidir. Sınava çalışmayı son güne bırakmamak önemlidir.

Sınav anında, olumsuz düşünceler yerine olumlu düşünceler getirme, bildiği sorulardan başlama, dikkat artırıcı teknikler, hızlı gevşeme kaygıyı azaltacak teknikler arasındadır.

Sınav sonrası, sevilen etkinliklere katılma, geleceğe yönelik planlama ve hedef belirleme yapılabilir.

Aile için sınavın ne anlam ifade ettiği, ailenin sınava yönelik tutumu ve yaklaşımı önemlidir. Genellikle aileler kaygılarını çocuklara yansıtır. Çocuktan aşırı beklentilerinin olması çocuğun kaygılanmasına neden olur. Aile, çocuğa sevgi ve güven vermeli, olumlu geri bildirimde bulunmalıdır. Sınav ile ilgili konuşmalarında özverili olmalı, çocuğu yaşıtlarıyla kıyaslamamalıdır. Çocuğu ile ilgili empati kurmalıdır. Çocuğa koşulsuz sevgi vermelidir. Aile çocuğa rol model olmalıdır.

Eğer çocukta, depresyon, anksiyete bozukluğu, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkların belirtileri ortaya çıktıysa kesinlikle bir uzmana başvurmalıdır.