Bireysel Terapi
Sorunlu değilsiniz; sadece sorunlarınız var!
);
Sorunlu değilsiniz; sadece sorunlarınız var!
Sosyal ortamlarda diğer insanlar tarafından incelenme ve yargılanma korkusudur....
Bireyin yaşadığı üzüntülü ve sıkıntılı bir olay sonucunda olumsuz düşünmesi, konuşma ve hareketlerinde yavaşlamalar olması...
Özgün nesnelere veya durumlara yönelik korkudur. Bu korku, hayvan türleri, yükselik, karanlık, su, fırtına, tünel, köprü, uçak, kan ve enjeksiyona yönelik olabilir.
Obsesyonlar, kişide kaygı yaratan, kendi rızası dışında gelmiş düşünceler, görüntüler ve dürtülerdir. Düşünce, görüntü, dürtü ne zaman gelirse bireyde kaygı yaratır.
6-16 yaş arası çocukların bilişsel becerilerini ölçer...
Kişi yoğun bir şekilde kilo almaktan korkar. Bu nedenle kişi diyet yapmaya başlar. Kişi sürekli kilosunu, yemekleri ve diyeti düşünür. Sürekli diyet yapar. Kişide çarpık bir beden imgesi vardır.
Panik bozuklukta ani ve açıklanamayan somatik belirtiler vardır. Bunlar; nefes almada güçlük, kalp çarpıntısı, boğulma hissi, terleme, titreme, göğüs ağrısı vb. belirtilerdir.
Savaşlar, doğal afetler, taciz, tecavüz, kaza, aile içi şiddet, beklenmedik ölümler ruhsal travmaya neden olan olaylardandır.
Bulimia Nervoza bir yeme bozukluğudur.
Bulmia Nervoza’da aşırı yeme atakları vardır.
Kişi aşırı yeme ataklarından sonra suçluluk duygusu yaşar ve kusar.
Oyun ve oyuncak, çocuk için önemlidir. Çocuk, oyun ile birlikte iç dünyasına döner ve iç dünyasını oyun aracılığı ile yansıtır. Oyun ile iyi bir bağ kurması, yetişkin olduğunda da çevresi ile sağlıklı bir bağ kurmasını sağlar. Oyun, çocuğun en sevdiği ve en dikkatli yaptığı iştir. Oyun, çocuğun iç dünyasını yansıtır. Oyun, çocuğun kendini güvende hissetmesini sağlar.
Online terapi, internet üzerinden görüntülü olarak gerçekleştirilen bir psikoterapi hizmetidir.
Online terapi süreci, profesyonel ruh sağlığı çalışanları tarafından yapılır. Online terapi esnasında, danışanın sessiz ve kendini rahat hissettiği bir ortamda olması gerekir. Psikoterapi seansındaki tüm kurallar online psikoterapi seanslarında da geçerlidir. Online psikoterapi desteği için randevu alabilirsiniz.
Çocuklara toplumsal olayları anlatırken çocuğun yaşı önem taşımaktadır. Okul öncesi dönemde çocuklar bilişsel gelişimleri nedeniyle toplumsal olayları ve durumları sağlıklı bir şekilde değerlendiremez. Bu sebeple çocuklara bilgi verirken, dikkatli olmak, ayrıntıya girmemek ve ölüm ile ilgili konuşmamak gerekir.
Küçük yaş grubundaki çocuklar, anne ve babaları endişelerini(kaygıyı) anlatmasa dahi endişeyi(kaygıyı) hisseder. Eğer anne ve baba çok kaygılanırsa çocuk da o derecede kaygılanacaktır. Anne ve babanın sakinliği, tavrı, davranışları ve doğal bir olay olarak anlatması çocuğun rahatlamasını sağlar. Anne ve babanın davranışları, tepkileri çocukta stres yaratır. Bu durum çocuğun kaygılanmasına neden olabilir. Özellikle küçük yaş grubu çocuklar güven sözcüklerine ve cümlelerine ihtiyaç duyar. “Bazı insanlar hasta olabilir fakat biz kendimize iyi bakıyoruz, dikkat ediyoruz, önlem alıyoruz, sen iyi olacaksın, biz iyi olacağız” gibi güven cümlelerini ailesinden duymak çocuğa iyi gelecektir. İnsanların kendine nasıl bakması gerektiği, hijyen kuralları ve temizlik kuralları çocuğa anlatılmalıdır. Koronavirüse karşı ve diğer hastalıklara karşı korunma yöntemlerinin olduğunu ve bu hastalıklarla ilgili baş edebileceğimizi çocuklara yansıtmalıyız. Koronavirüs ve diğer hastalıklar için, el yıkamanın, yüz yıkamanın, güzel ve dengeli beslenmenin, yeterli uykunun önemi anlatılmalıdır. Ayrıca elleri ağıza, yüze götürmememiz ve sürmememiz gerektiği ve insanlar ile temas etmememiz gerektiği açıklanmalıdır.
Virüsün ve hastalığın ne olduğu basit bir şekilde anlatılmalıdır. Çocuğun soru sorması için, anne ve babalar çocuğu cesaretlendirmelidir. Çocuğun yanlış anladığı, kaygı duyduğu ve korktuğu durumlar ve olaylar ile ilgili detaylı konuşabilirsiniz. Animasyon film ve videoları çocuğunuz ile beraber izleyebilirsiniz.
Özellikle küçük yaş grubu çocuklar benmerkezcidir ve belirsizliği sevmez. Yaşanan durumların ve olayların kendisi ile ilgili olduğunu düşünebilir. Çocuğun yanında şifreli ve gizli konuşmak çocuğun kafasında ve hayal dünyasında kötü senaryolar yaratabilir. Bu sebeple ebeveynler, çocuğun yanında şifreli ve gizli konuşmaktan kaçınmalıdır. Çocukları korkutmamak gerekir. Hijyen ve temizlik kuralları çocuğa oyun yöntemi ile anlatılabilir. El, yüz ve vücut temizliğinin bir rutin olduğu, sağlık için önemli olduğu anlatılmalıdır. Çocuk ile konuşurken aileler kullandıkları kelimelere dikkat etmelidir. Çocukların sosyal medya, youtube ve internet ile ilgili kullanımını sınırlandırın. Çocuğun sosyal medya, youtube ve internet kullanımı anne ve babanın kontrolünde olmalıdır. Çocukların yaşına uygun olmayan görseller ve videolara erişmesini önleyin.
Her insanın yaşamının bir bölümünde uyku ile ilgili bir problemi olabilir. Bu problemler, çok uyuma, uykusuzluk, uykuya dalamama gibi durumlar ile ilgili olabilir. Bu durumun birçok nedeni vardır.
Gençlerin, yaşlılara oranla daha az uyku problemi vardır. İnsanlar, 20’li yaşlarından itibaren her 10 kişiden biri uyku problemi olduğunu söylerken, 70’li yaşlardaki insanların ise 3’te biri uyku probleminden yakınır. Yakınılan uyku problemleri genellikle şunlardır:
-Uyuyamama
-Uykusuzluk
– Uykuya dalamama
– Aşırı uyuma
– Gece boyunca defalarca uyanma,
– Erken uyanma ve sonrasında uyuyamama
Kötü Uykunun Nedenleri
-Endişe (anksiyete)
– Aşırı alkol
– Stres
– İlaç
– Aşırı kafein
– Aşırı nikotin
– Ses(gürültü)
– Işık
– Aşırı soğuk ya da aşırı sıcak bir ortam
– Rahatsız bir yatak
– Ağrı
– Horlama
– Sık idrara çıkma
– Nefessiz kalma
– Depresyon
-Uçak yolculuğu(jetlag)
-Gece saatte çalışma
-Yaşlılık
Endişe
Uyuyamama ve uykusuzluk için insanların en çok gösterdiği neden endişedir. Genellikle insanlar endişe sebebiyle rahat bir uyku uyuyamaz. Düşünceler, uyumayı engelleyebilir. Endişe sebebiyle uyku problemi yaşıyorsanız eğer, uyuyabilmek adına endişeye neden olan faktörler belirlenebilir. Endişeden uzaklaşmak için sizi rahatlatacak ve mutlu edecek yeni aktiviteler geliştirilebilir.
Neler Yapılabilir?
– Uykudan önce aşırı yemek yemeyin.
– Geç saatte kahve ve çay gibi kafein içeren içecekleri içmeyin.
– Geç saatte tütün kullanmayın.
– Gece aşırı alkol tüketmeyin.
– Gece sizi harekete geçiren aktivitelerden uzak durun. (ağır egzersiz, iş)
– Her akşam kendinize yapabileceğiniz hoşunuza giden bir aktivite bulun. Bu aktivite sizi rahatlatabilir.
– Endişeye yol açan nedenler ile gün içinde ilgilenmeye çalışın.
– Uyumadan önce kitap okuyabilirsiniz.
– Sizi uyutmayan şeylerin ne olduğunu belirleyin.
– Sizi uyandıran şeylerin ne olduğunu belirleyin.
– Yatak odanızı iyice havalandırın.
– Yatak odanızın sessiz olmasına özen gösterin.
– Yatak odanızı sadece uyku için kullanın.
– Her gün işiniz olmasa bile belirlediğiniz bir saatte erken uyanmaya çalışın.
– Uykudan uyanma konusunda sorun yaşıyorsanız eğer, sizi uyandıracak birçok alarm kurmayı deneyin. Çalar saati odanın diğer tarafına koymayı deneyin ve uyandığınızda ışıkları açmayı deneyin.
– Yatak odanızın uyuyacağınız süre içinde karanlık olmasına özen gösterin.
– Düzenli olarak egzersiz ve spor yapın.
– Meditasyon veya yoga yapın.
– Uyumadan önce hafif müzikler dinleyin.
– Eğer hala uyku ile ilgili bir problem yaşıyorsanız kesinlikle bir uzmandan destek almalısınız.
WISC4 İle İlgili Merak Edilenler
6 yaş 0 ay ile 16 yaş 11 ay yaş aralığındaki çocukların bilişsel becerileri ile ilgili bilgi veren ve çocuğun çok yönlü becerilerini ölçmeyi sağlayan bir araçtır.
WISC4, Dünyada ve Türkiye’de bilinen, güvenilir, en kapsamlı en güncel zeka testidir.
WISC4, 10 temel alt test ve 5 yedek alt testten oluşmaktadır. Temel alt testler; sözel bilgi, sözel ifade, akıcı ve algısal yürütme ve algısal organizasyon, kısa süreli işitsel bellek, dikkat ve konsantrasyon, zihinsel işlemleme hızı, harf- motor işlemleme hızı becerilerini ölçmektedir.
WISC4’ün WISC-R’dan Farkı Nedir?
WISC4, Dünyada ve Türkiye’de bilinen, güvenilir, en kapsamlı en güncel zeka testidir.WISC4, WISC-R’ın en güncel sürümüdür. WISC-R, 1970’li yıllardaki normlara göre çocuğu değerlendirir. WISC4 ise çocuğu 2013 standardizasyonuna göre değerlendirir. WISC-R, yeterince güncel değildir. 2000’li yıllardaki çocukları, 1970’li yılların normlarına göre ölçtüğü için günümüz şartlarını ve teknolojideki değişimleri göz ardı ettiği için yetersiz kalmaktadır. Türkiye’de uygulanan en güncel test WISC4’tür.
WISC4’ü Kimler Uygulayabilir?
WISC4’ü sadece Türk Psikologlar Derneği’nden(TPD) WISC4 eğitimi alan psikologlar uygulamaktadır. Ayrıca WISC4, Türk Psikologlar Dereği(TPD) tarafından verilen orjinal malzemeler ile uygulanmaktadır.
WISC4 Neden Uygulanmalıdır?
WISC4, sadece bir zeka testi değildir. Çocuğu çok yönlü olarak ölçmeye ve yorumlamaya olanak tanır. Çocuğun güçlü ve desteklenmesi gereken alanların belirlenmesini sağlar. Çocuğun potansiyelini tanıma konusunda yardımcı olur. WISC4, birçok psikolojik sorunu anlama konusunda fikir verir.
WISC4, çocuğun zihinsel durumunu öğrenmek, zeka düzeyini anlamak, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, uyum sorunu, iletişim sorunları gibi psikolojik problemlerin zeka seviyesi ile ilgili olduğunu veya ilgili olmadığını ortaya çıkarır.
Sınav Kaygısı, daha önce öğrenilmiş bir bilginin sınav esnasında kullanılamamasına ve başarının düşmesine sebep olan yoğun bir kaygıdır.
Sınav kaygısının belirtileri, endişe, tedirgin olma hali, sıkıntı, başarısızlık korkusu, isteksizlik, mide bulantısı, titreme, terleme, karın ağrıları, uyku bozuklukları, dikkat ve konsantrasyon sorunları, güven eksikliği, değersizlik ve yetersizliktir.
Sınav kaygısının en öncelikli nedenlerinden biri sınava yeteri kadar hazırlanmamaktır. Sınava yeterince hazırlanmama düşüncesi, kaygı ve strese neden olur. Gerçekçi olmayan düşünceler içinde olmak da kişide sınav kaygısına neden olur. Bu durum mükemmeliyetçi kişilerde daha fazla görülür. Ebeveyn beklentileri ve sosyal çevre baskıları da önemli bir etkendir.
Sınav kaygısı yaşayan kişinin akademik başarısında düşme meydana gelir. Ders hakkında ve sınav hakkında konuşmaktan kaçınır. Ders çalışmayı erteler. Dikkat eksikliği, odaklanamama, karın ağrısı, mide bulantısı, terleme, uyku bozuklukları, aşırı yeme ya da hiç yememe, belirgin mutsuzluk hali yaşanılan kaygı ile ilgilidir.
“Sınava hazır değilim”, “Sınavlar neden yapılıyor?” “Bu bilgiler çok saçma.” “Bu bilgileri nerede kullanabilirim?” Sınava hazırlanmak için zamanım yok” “ Bu konuları anlamıyorum” “Sınavda başarılı olamayacağım”, “ Sınav için çok konu var hepsine çalışamam” gibi düşünceler sınav kaygısında gözlemlenen olumsuz otomatik düşüncelerdir.
“Neler yapabilirim?”, “Sınavda başarısız olmak dünyanın sonu değil “Bu sınavdan başarısız olmam her zaman başarısız olacağım anlamına gelmez”, “Başaramazsam bu benim yetersiz olduğum anlamına gelmez.”, “ Daha fazla çalışırsam başarabilirim.” gibi düşünceler olumsuz otomatik düşüncelerin yerine gelebilecek olumlu alternatif düşüncelerdir.
Sınav kaygısı ile başa çıkmak için, kişinin düşünce ve inançlarını sorgulamak gerekir. Nefes alma egzersizleri, gevşeme egzersizleri, kaygıyı bastırmak yerine kaygıyı tanımaya çalışmak, dikkati başka bir yere odaklama sınav kaygısı için kullanılabilecek teknikler arasındadır.
Sınav öncesi, uyku düzenine ve beslenmeye dikkat edilmesi gerekir. Çalışma alışkanlıkları gözden geçirilmelidir. Zaman yönetimine dikkat edilmelidir. Sınava çalışmayı son güne bırakmamak önemlidir.
Sınav anında, olumsuz düşünceler yerine olumlu düşünceler getirme, bildiği sorulardan başlama, dikkat artırıcı teknikler, hızlı gevşeme kaygıyı azaltacak teknikler arasındadır.
Sınav sonrası, sevilen etkinliklere katılma, geleceğe yönelik planlama ve hedef belirleme yapılabilir.
Aile için sınavın ne anlam ifade ettiği, ailenin sınava yönelik tutumu ve yaklaşımı önemlidir. Genellikle aileler kaygılarını çocuklara yansıtır. Çocuktan aşırı beklentilerinin olması çocuğun kaygılanmasına neden olur. Aile, çocuğa sevgi ve güven vermeli, olumlu geri bildirimde bulunmalıdır. Sınav ile ilgili konuşmalarında özverili olmalı, çocuğu yaşıtlarıyla kıyaslamamalıdır. Çocuğu ile ilgili empati kurmalıdır. Çocuğa koşulsuz sevgi vermelidir. Aile çocuğa rol model olmalıdır.
Eğer çocukta, depresyon, anksiyete bozukluğu, uyku bozukluğu, yeme bozukluğu gibi psikolojik rahatsızlıkların belirtileri ortaya çıktıysa kesinlikle bir uzmana başvurmalıdır.
Danışan yorumları